Mani adlı bir kişi M.S. III. yüzyılda Mezopotamya’da kendi adıyla anılan bir din kurmuştur. Mani dini, iki prensip iyi-kötü, karanlık-aydınlık, nur-zulmet üzerine kurulmuştur. Buna göre yaşadığımız dünya iyi ve kötü unsurların birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu dinin mensupları İpek Yolu’yla gittikleri Orta Asya’da onu, Türk İmparatorluğu’nu yönetmekte olan Uygur Türklerine tanıtmışlardır.
Uygurlar, Maniheizmi, VIII. yüzyılda Böğü Kağan zamanında 762 yılında resmî devlet dini olarak kabul etmişlerdir. M.S. 840 yılında Kırgızlar tarafından iktidardan indirilen Uygur Türkleri Doğu Türkistan’a, Hoço bölgesinde yaşayan Türklerin yanına yerleşerek zaman içinde Mani din ve dünya görüşüne dayalı pek çok tercüme eser içeren zengin bir “Maniheist Türk edebiyatı” meydana getirmişlerdir. Bu edebiyat geleneğinden pek çok tercüme mensur eserin yanında birkaç tane şiir günümüze kadar gelebilmiştir.