Yeryüzündeki bütün dillerde cümlenin temel ögeleri yüklem ile öznedir. Türkçede cümle için eylem, kişi, kip vb. yapısal ve anlamsal birimleri taşıyabilen yüklemin bulunması yeterlidir. Özne yüklemin belirttiği eylemi yerine getirirken diğer ögeler cümlenin iletisini yer, zaman, koşul, oluş biçimi vb. farklı açılardan bütünleme, açıklama görevindedir.
Cümleyi her zaman özne öbeği ve yüklem öbeği olmak üzere ikiye ayırabiliriz. Özne öbeğinde yalnızca özne yer alabilir. Yüklem öbeğinde ise öncelikle eylem, kip eki, kişi eklerinden oluşan eylem kümesi bulunur. Belirtili ve belirtisiz nesneler ve tümleçler de yüklem öbeğindeki diğer ögelerdir. Aşağıda cümleyi oluşturan parçalara değinilmiştir.
Yüklem
Yüklemi geleneksel ve yalın biçimde, cümlede özne alabilen öge olarak tanımlayabiliriz. “Canlılar ölümlüdür.” cümlesinde ölümlüdür yüklemdir. Eylemler belirli ekleri alarak eylem kümesi hâline gelirken, durum ad soylu sözcüklerde farklı değildir. Ad çekimi bölümünde gördüğümüz gibi çekim eki veya daha teknik bir deyimle yüklemleştirici adı verilen ek eylemler, tıpkı bir adla bir yardımcı eylemden oluşan birleşik eylem gibi ad öbeklerini cümleleştirir. Örneğin güzel adını, -im, -sin, dir yüklemleştiricileri ile Güzelim, Güzelsin, Güzeldir cümleleri hâline getirebiliriz. Cümle, en az bir yüklemden oluşur.
Özne
Özne, bir cümlede yüklemin belirttiği eylemi yapanı veya yine yüklemin belirttiği oluşu gösteren ad, ad öbeği veya zamirdir. Özne özel durumların dışında bütün dillerde cümle başında yer alır ve biçim bilgisel bakımdan yalındır.
Özne ile yüklem arasında dillere göre değişen uyumlar vardır. Örneğin Arapçada cinsiyet uyumu vardır, özne dişil veya erilse yüklem de ona göre biçimlenir. Türkçede ise özne ile yüklem arasında nicelik yani sayı bakımından, çatı ve kişi bakımından uygunluk beklenir.
Türkçe dünya dilleri arasında özne düşürebilen dillerdendir. Yani öznenin kullanımı, mutlak değildir; buna karşılık normal koşullarda İngilizcede özne düşürülemez. Türkçede öznenin gerçek özne, sözde özne, gramerce özne, mantıkça özne vb. türleri vardır. Örneğin edilgen cümlelerde sözde özne bulunur. Sular geldi cümlesinde, sular gerçek özne iken, Sular kesildi cümlesinde sözde öznedir.
Nesne
Nesne bir cümlede yüklemin işaret ettiği geçişli eylemden doğrudan etkilenen ad, ad öbeği veya zamirden oluşabilen yalın veya yükleme durumu (bazen yaklaşma durumu) eki alan cümle ögesidir. Ben seni seviyorum cümlesinde, yükleme durumu eki almış olan seni cümlenin belirtili (belirli) nesnesidir. Sigara içiyor cümlesindeki sigara ise yükleme (belirtme) durumu eki almadığından belirtisiz (belirsiz) nesnedir. Bilindiği gibi belirtililik, belirtisizlik ayrımında temel nokta daha önceden bildiğimiz, tanıdığımız bir nesnenin, kavramın belirtili; daha önce görmediğimiz, belli olmayan herhangi bir nesnenin, kavramın ise belirtisiz olmasıdır. Örneğin “Kitabı ver” cümlesinde biz hangi kitabı vereceğimizi biliyoruz, bu daha önceden bildiğimiz bir kitaptır. Kitap ver cümlesinde ise hangi kitabın olduğu önemli değildir, görevimiz yalnızca bir kitap vermekten ibarettir. Özel adlar ile tekil ve çoğul 1. ve 2. kişi zamirleri zaten belirli olduklarından belirtisiz nesne olarak kullanılamazlar. Ad cümleleri normal koşullarda nitelik, durum ve oluş bildirdiklerinden nesne almazlar (Banguoğlu, 2007: 527).
Yazı dilinde ve ağızlarda -(y)A ile yükleme durumu eki -(y)I arasında bir karışma veya nöbetleşme vardır. Tarihî dönemlerdeki sözü(g) başla-, atı(g) binörneklerinde nesne alan geçişli başlave bineylemleri bugün yazı dilinde söz-e başla-, ata bingibi yaklaşma durumu eki istemektedir. Benzer biçimde, özellikle Ege ağızlarında ‘datif (yaklaşma eki -e) akuzatif (yükleme eki -i) karışması’ olarak bilinen, Beni (bana) bir çay yap örneğinde görüldüğü gibi, yükleme ve yaklaşma durumlarının birbirlerinin yerine kullanılmasına sıkça rastlanır. Aslında bu karışma ya da nöbetleşme başka dillerde de vardır.
Türkçede nesnelerin yalnızca yalın veya yükleme durumu ile işaretlenmediğine ilişkin görüşler vardır. Kimi araştırmacılar nesneleri tümleçler içinde değerlendirmektedirler.
Tümleçler
Tümleçler, geleneksel tanımıyla, bir söz dizimsel yapıda bulunan yüklemi; yalın, yaklaşma, bulunma, uzaklaşma veya araç durumu alarak ya da edat öbekleri, zarf-fiil öbekleriyle anlam bakımından yer, zaman, neden, sonuç, oluşma veya yapma koşulu vb. bakımlardan bütünleyen, tamamlayan ikincil cümle ögeleridir. Türkçede -A, -DA, -DAn ekleri eklendikleri sözcükleri cümlede dolaylı tümleç (bazen yer tamlayıcısı) yapabilir. Dün seni yolda görmüşler cümlesinde yer bildiren yolda, cümlenin dolaylı tümlecidir; ancak bu eklerin her sözcük ya da sözcük öbeğini dolaylı tümleç yapmadığına ilişkin görüşler vardır. Cümle veya yardımcı cümle içinde zarflar veya zarf-fiilleriyle yapılan zarf tümleçleri ve edat öbekleriyle yapılan edat tümleçleri de belirtilmelidir. Bu arada edat öbeklerini cümle içinde tümleç olarak kabul etmeyen görüşler de bulunmaktadır.
Banguoğlu (2007: 529-530) cümlede yüklemin gerçekleşmesiyle ilgili kişileri ve ‘şey’leri gösteren adlara ve zamirlere isimleme, yüklemin içinde geçtiği durum ve koşulları belirten zarflara ve zarf niteliğindeki öbeklere tümleç yerine, zarflama adı vermektedir.
Cümle Ögelerinin Sırası
Türkçe söz dizimi bakımından ÖNY (Özne-Nesne/Tümleç-Yüklem) dilidir. Cümlenin en önemli ögesi, olmazsa olmazı yüklem, özel durumların dışında, en sondadır. Dolayısıyla özne ve nesne yüklemden önce gelir. Türkçede, niteleyen-nitelenen ilişkisinde İngilizce, Farsça gibi dillerin aksine niteleyen önce, nitelenen sonra gelir. Sıfatlar önüne geldikleri adları, zarflar önüne geldikleri eylemleri veya sıfatları niteler. Belirtili nesne, belirtisiz nesne arasında da bir öncelik sırası vardır. Belirtisiz nesne yükleme belirtili nesneden daha yakındır. Türk yazı dilinde cümle ögelerinin tipik sıralanışı şu şekildedir:
(1) Özne
(2) Zaman ifadesi
(3) Mekân ifadesi
(4) Belirtili nesne
(5) Belirtisiz nesne
(6) Yüklem
Bu sıralamayı bir örnekle somutlaştıralım: (1) Biz (2) geçen hafta (3) toplantıda (4) onu (5) başkan (6) seçtik.
Türkçede gerek ÖNY sırası gerekse cümle ögelerinin sırası, İngilizcenin aksine, mutlak değildir. Türkçede cümle ögelerinin yerinin değişmesi anlamı bütünüyle değiştirmez. Yükleme yaklaşan ögelerin vurgulanması gibi anlamda esası değiştirmeyen değişiklikler olur. Söz diziminin katı olduğu İngilizcede Lion killed hunter ‘Aslan avcıyı öldürdü.’ cümlesinde özne ve tümlecin yerlerinin değişmesi, Hunter killed lion ‘Avcı aslanı öldürdü.’ örneğinde olduğu gibi anlamı tam tersi yönde değiştirir. Türkçede Aslan adamı öldürdü, Adamı aslan öldürdü, Öldürdü aslan adamı, Öldürdü adamı aslan cümleleri arasında anlamca büyük bir fark yoktur. Bu esnekliği, az da olsa, tamlamalar gibi söz öbeklerinde de görüyoruz. Ögelerin dizilişindeki esneklik yalnızca Türkçeye özgü değildir. Örneğin Hint-Avrupa dili olan tarihî Latince ve modern Farsçada da söz dizimi esnektir.