Yukarıda anlatılan bütün süreçler kültürün değişmesine yol açar. Kültür dinamik bir olgudur. Bizim gelenek diye adlandırdığımız pek çok şey, aslında kültürel değişme sürecinin belli bir anında ortaya çıkmış daha eski bir referanstan başka birşey değildir. Bu referans kültüre ilk girdiğinde bir yenilikti. Sonradan benimsenip yaygınlaşarak gelenek halini alır ve değişmeye-dönüşmeye adaydır. Örneğin Kuzey Afrika ve Yunan dünyasından alınan fes, Osmanlı toplumsal hayatına 19. yüzyılın başlarında girmişti. O zaman fes gelenekçi çevrelerde büyük bir tepkiyle karşılanmış ve dine aykırı sayılmıştı. Devlet eliyle topluma sokulan bu yenilik zamanla gelenekselleşti ve 1925’de Şapka Kanunu’yla fesin yerine şapka giyilmesi zorunlu hale getirilince, bu kez gelenekçiler fese sahip çıkarak fesin atılmasının dine aykırı olduğunu savundular. O yüzden tarihçi Eric Hobsbawm, geleneğin icadı kavramını geliştirmiştir. Gelenekler, özellikle modern dünyada genellikle icat edilirler ve bir süre sonra sanki geçmişin derinliklerinden beri gelen bir kültür değeri gibi algılanır hale gelirler.