Namık Kemal
Mukaddeme-i Celâl’den..
Roman kısmını da nev-zuhur addettiğimize taaccüb olunmasın! Asâr-ı kadîmede İbret-nümâ gibi, Muhayyelât gibi, Aslı ve Kerem gibi, Ferhat ile Şirin gibi birtakım hikâyeler var idi. Fakat kütüphane-i âdâbımızda mevcut olan birkaç tercümeden de anlaşılacağı vechile romandan maksat, güzerân etmemişse bile güzerânı imkân dâhilinde olan bir vak’ayı, ahlâk ve âdât ve hissiyât ve ihtimâlâta müteallik her türlü tavsilâtıyle beraber tasvir etmektir.
Romanlara nâdiren mevcûdât-ı ruhâniyye karıştırıldığı vardır. Lakin bu türlü hayallere ne fikir ile müracaat olunduğu, mes’elenin suret-i tasvirinden bedâheten meydana çıkar.
.....
Avrupalılar roman yolunu o derece ileri götürmüşlerdir ki bugün her mütemeddin milletin lisanında ahlâkça hatta bir dereceye kadar maarifçe istifade olunacak binlerce hele içlerinde Walter Scott gibi, Charles Dickens gibi, Victor Hügo gibi, Alexandre Dumas gibi meşâhîrin bazı hikâyeleri şu asr-ı medeniyete medâr-ı mübahat olan âsâr-ı muhalledden addolunmaktadır.
Şâyân-ı ibrettir ki Victor Hügo’nun Les Misérables (Le-Mizerabl) unvanlı hikâyesi daha telif olunurken doksan lisana tercüme edilmiş ve Fransızca birkaç defa, birkaç şekilde tab’ olunduktan sonra bir de büyücek kitaba resimli basılarak yalnız bu nev’iden yüz elli bin nüsha satılmıştır. Bizde ise hikâye kısmı mahsülât-ı edebiyyemizin en nakıs cihetidir. Lisânımızda lezzetle okunacak belki üç hikâye bulunmaz. Elsine- i Garbiyyeden aldığımız romanlar ekseriyet üzre fena tercüme olunmuş, âsâr-ı milliyeden ma’düd olan hikâyeler ise ne kadar fena yazılmış ise birkaç kat fena düşünülmüştür.
Bizim hikâyeler tılsım ile define bulmak, bir yerde denize batıp sonra müellifin hokkasından çıkmak, âh ile yanmak, külünk ile dağ yarmak gibi bütün bütün tabiat ve hakikatin haricinde birer mevzua müstenid ve sûret-i tasvir-i ahlâk ve tavsîl-i âdât ve teşrih-i hissiyât gibi şerâit-i âdâbın kâffesinden mahrum olduğu için, roman değil, kocakarı masalı nev’indendir. Hüsn ü Aşk ve Leyla ile Mecnûn kabilinden olan manzumeler de gerek mevzularına gerekse suret-i tahrirlerine nazaran âdeta birer tasavvuf risalesidir.